YAZI DİZİSİ – TÜRKLERİN ANADOLU’YA GÖÇLERİ 1 – GÖÇ
- Kubilay Muhammet Özdemir
- 14 Ağu 2024
- 3 dakikada okunur
#KubilayMuhammetÖzdemir Yazdı:
Milletlerin hafızalarında kalıcı izler bırakan göç, ilk insanın tarihiyle beraber başlayıp kıyamet kopana kadar da devam edecektir. Dolaylı olarak göç hadisesi yeryüzündeki yaşam döngüsünü belirleyecek ve şekillendirecek bir olgudur. Ayrıca, toplumsal değişme ve hareketliliğin oluşmasında önemli bir unsur olması sebebiyle din, dil, kültür, etnik ve demografik öğeleri de birlikte taşıyarak çeşitli coğrafi sahalarda yeni kültür, idari, siyasi teşekküller, etnik yapılar ve yeni milletlerin oluşmasına sebep olan önemli bir etkendir.
Göç yolları üzerinde bulunması ve stratejik konumu sebebiyle Anadolu coğrafyası güçlü devletlerin ve milletlerin sahip olmak istediği önemli noktalardan birisi olmuştur. Bu yüzden Anadolu’da birçok devlet kurulmuş ve yıkılmıştır. Bunun için yapılan her yeni arkeolojik kazı ve araştırmalar neticesinde farklı buluntular ortaya çıkmakta ve bu da bize Anadolu’daki çeşitli kültürlerin varlığını ispatlamaktadır.
Anadolu’yu yurt edinmek için en büyük mücadele Türkler ile Bizanslılar arasında olmuştur. Türklerin Bizans’ı 1071 Malazgirt Savaşıyla yenmesiyle birlikte Türk nüfusu Anadolu’ya akmaya başlamış ve bölgenin nüfusu Türklerin lehine dönüşmüştür. Bu göçler neticesinde Anadolu kalıcı bir Türk yurdu olmaya başlamıştır.
KISACA TÜRKLERİN GENEL GÖÇ HAREKETLERİ
Türkler bazı milletler gibi toplu olarak bir arada yaşamamıştır. Bu nedenle Türk tarihini incelemek zordur. Şüphesiz bunda Türklerin sürekli göç etmeleri ve dünyanın değişik yerlerine yayılmaları nedeniyle gittikleri mekânlar da yaşayış ve idarelerini incelemek zorlaştırmıştır. Türklerin bir kısmı bozkır tipi hayat yaşarken bir kısmı da yerleşik olarak yaşamıştır. Bir kısım bulunduğu coğrafyada siyasi nüfuzunu kaybetmişken diğer kısım ise başka milletlerin tarihleri ile iç içe girebilmiştir. Böylelikle Türkler birçok milletin de tarihin de izler bırakmıştır.
Hiç kuşku yok ki Türklerin bir millet olması da hiç kolay olmamıştır ve yaşadıkları yerlerden göç etmek zorunda kalmışlardır. Türklerin ilk yurtları ile alakalı birçok görüş vardır:
“Çin kaynaklarına göre (Altayların kuzeyi); Hammer, Vambery ve Oberhummer gibi düşünürlere göre (Kuzeybatı Asya- Tanrı Dağları arası); kültür tarihçilerine göre (İrtiş- Urallar arası, Altay-Kırgız Bozkırları, Baykal Gölünün Güneyi”2 (İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Ötüken Yayınları, İstanbul, 1997, s.48)
Olduğunu dile getirmişlerdir. Bu kadar geniş sınırlar içerisinde büyük ve güçlü devletler kuran Türkler neden bu topraklardan göç etmek zorunda kaldılar bu sorulara cevap aramak gerekirse kısaca birkaç başlıkta toplayabiliriz. Hemen şunu belirtmekte fayda var. Göçler rastgele yapılan bir toplumsal hareket değildir. Göçler ciddi nedenlere dayalı olmuştur. Hiçbir millet ve topluluk keyif için zorlu şartlara dayanarak göç etmez. Kuvvetli zaruretlerin olduğu apaçıktır. İşte Türk topluluklarının da bu hareketlerini başlıklar halinde sıralarsak;
İktisadi Sebep; Fetih yolu ile ganimet elde edemeyince geçim sıkıntısı ve yokluk başlar bu nedenle başka imkânların olduğu yerlere göç etmeye başlarlar. Böylelikle göç edilen coğrafyanın el verdiği yerleri yurt edinip oraları kendilerine vatan kılarlar.
İklim Değişiklikleri; kuraklık nedeniyle hastalıkların artması, hayvanların yeterli otlak bulamaması gibi sebepler neticesinde göç edilmiştir.
Siyasi Baskılar; o dönemde gerek Çin gibi güçlü bir devletin olması ve Türklerin, Çinlilerin egemenliğinde yaşamak istememesi gerekse kendi aralarındaki boylar mücadelesi nedeniyle bağımsız yaşamak arzusuyla da göç edilmiştir.
Cihan Hakimiyeti Ülküsü; bütün Türkleri tek bayrak altında toplayıp dünyaya hâkim olma düşüncesi sebebiyle de göç edilmiştir.
Bu yazılanları iki başlık halinde Ergünöz Akçora’nın eserinden naklen aldığım şu kısımla özetleyebiliriz;
“1- Fetih Yolu ile; bunda hareket noktası yeni bir vatan elde etmek olmuş. Yani belirli gayelerden yoksun sırf macera olsun diye yapılan göçler olmamıştır. Bu göçlere hükümdar ve ailelerinin de katılmaları, onlara sıkı bir disiplin içinde hareket kolaylığı sağlamıştır. Ayrıca kutsal sayılan hanedan üyelerinin başta bulunmaları ve onlara duyulan saygı ve sevgi dolayısıyla hareket birliğini sağlamış, çeşitli coğrafi bölgelerde taşıdıkları misyon ve özellikleri rahatlıkla sergilemek imkanı bulmasını sağlamıştır.”3 (Ergünöz Akçora, “Türk Tarihinde Göçler ve Önemli Sonuçları”, Bilig,2/Yaz’96, Ahmet Yesevi Üniversitesi Şarkiyat Fakültesi, s.242)
“2- Sızma Yolu ile; ekonomik sıkıntılar içinde kalan Türk toplumları kendileri için yeni iş imkanları aramak üzere çeşitli coğrafi mekanlara gitmeye başlamışlardır. Sağlam yapılı olan bu insanlar gittikleri yerlerde genelde paralı asker olmuş ve kendilerini sevdirip kabul ettirince daha sonra yenileri gelmeye ve zamanla büyük sayılara ulaşmayı sağlamışlardır. Gizli göç olarak adlandırdığımız bu durum Türk toplumlarının bu bölgelere daha büyük göç imkanları ortaya koyarken bazen orada üstün kabiliyet gösteren Türkler askeri ve siyasi hayata hakim olmayı da başarmışlar ve devlet kurmaya yönelmişler, az bir sayı ile o toplumları yönetmeyi başarmışlardır.”4 (Akçora, a.g.m., s.242)
Bu makalemin birinci yazı dizisinde göçün tanımı ve Türklerin kısaca göç hareketlerinden bahsettik. Bir sonraki yazı dizimiz olan ikinci bölümde konuyu daha da detaylandıracağız. Kaçırmayın.
Comments